PELVİK KONJESYON SENDROMU

Bu yazımızda Pelvik Konjesyon Sendromu konusunda değineceğiz. Pelvik Konjesyon Sendromu hakkında detaylı bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.

Pelvik konjesyon sendromu (PKS) semptomları çok geniş bir yelpazede karşımıza çıksa da en çok kronik pelvik ağrı ile hastalar karşımıza gelir. Kronik pelvik ağrı dünyadaki kadınların %40’ında yaşamlarının bir kısmında ortaya çıkmakta yani milyonlarca kadını etkilemekte ve Amerika Birleşik Devletleri’nde jinekoloğa başvuru nedenlerinin %10-15’i oluşturmaktadır. Buna rağmen pelvik venöz konjesyonu olan birçok kadında semptom bulunmazken farklı bir nedenle görüntüleme yapılan kadınların %47’si kadarında pelvik varikosite artışı saptanmıştır. Bazı kadınlarda ağrı olurken bazılarında ağrı olmamasının nedeni aydınlatılamamıştır. Genellikle üreme çağındaki multipar kadınlarda görülür. Tipik semptomları arasında altı aydan uzun süren ağrı ve bu ağrının uzun süreli ayakta durmakla artması ve yatar pozisyonda azalması, sekonder dismenore, vajinal beyaz akıntı, disparoni, anormal uterin kanama, kronik yorgunluk, irritable barsak sendromu ile artan iki taraflı alt batın ve sırt ağrısını içerir. Bu semptomlar ile beraber post coital ağrı olması pelvik konjesyon sendromu için %94 duyarlı, %77 özgüldür.3 Pelvik konjesyonda ağrı genellikle ovulasyonla başlar ve mens sonuna kadar devam eder.

Pelvik venöz konjesyon sendromunda semptomlar muhtemelen peruterin venöz pleksusta distansiyonu ile beraber olan pelvik venöz hipertansiyondan kaynaklanmaktadır.Bu durum; hormonal, genetik ve venöz dilatasyon, azalmış ven duvar elastikiyeti ve valvuler yetersizliğin neden olduğu hemodinamik değişiklikler sebebiyledir. Pelvik venöz konjesyon sendromu klasik olarak ovaryen venlerin yetersizliği ile ilişkilidir. Bununla birlikte benzer olarak pelvik venöz hipertansiyon ve semptomları; internal iliak ven reflüsü, sol ana iliak ven basısı (May-Thurner Sendromu) ya da sol renal vende artan (Nutcraker Sendromu) ve periuterin venöz ağa oradan da sol ovaryan ve sol internal iliak vene iletilen basınç artışı gibi sebepler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Kronik pelvik ağrıya ek olarak alt ekstemite variköz venleri,tipik olarak safen dağılım alanlarında görülebildiği gibi perine, vulva ve posterior uyluk gibi atipik alanlarda da görülebilir.

Pelvik venöz reflü kronik pelvik ağrı ile beraber görülebileceği gibi yalnızca pelvik variköz venler ile de izlenebilir. Bunlar vulva, perine, gluteal bölge gibi atipik bölgelerde ya da yüzeyel ve derin pudendal venler arasında ilişki ile safenöz dağılım alanlarında gelişebilir. Atipik varisleri olan tüm kadınlarda pelvik ağrı olmamasına karşın yaklaşık olarak pelvik konjesyon sendromu olanların üçte biri vulvovajinal varise ve %90 alt ekstremite varislerine sahiptir. Bunun aksine alt ekstremite varislerine sahip kadınların %5’i mevcut pelvik sempromları taşıyacaktır.

Pelvik Konjesyon Sendromu için tedavi seçenekleri tartışmalı tanı yöntemleri ve psikosomatik orijinden vasküler nedenlere kadar değişen etiyolojinin iyi anlaşılamaması nedeniyle yakın zamana kadar belirsiz kalmıştır. Semptomatik (ağrı kesici) tedaviyi analjezikler, nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, psikotropik ilaçlar oluşturur. Bu tedaviler geçici etki sağlar. Hormonal tedavinin (medroksiprogesteron asetat-MPA, gonadotropin salıcı hormon GnRH) terapötik etkisi vardır. Ancak uzun dönem kullanımı artmış osteoporoz riski nedeniyle önerilmez. MPFF (Mikronize saflaştırılmış flavonoid fraksiyonu) pelvik konjesyon sendromlu hastalarda pelvik dolaşımda venöz tonusu sağlar. Ağrı, ağırlık hissi gibi pelvik semptomları rahatlatır. MPFF bu hastalarda iyi bir seçenektir. Güncel cerrahi tedavi açık ya da laparoskopik cerrahi ile yetmezlik olan venlerin ligasyonudur. Ancak bu prosedürler endovasküler embolizasyondan daha invazivdir, nadiren uygulanır ve genel anestezi gerektirir. Reprodüktif organların cerrahisi tedavi olarak önerilmemektedir. Perineal, vulvar, gluteal ya da posterior uyluk lokalizasyonundaki atipik variköz venlerin tedavisinde gonadal venlere köpük enjeksiyonu ya da likit sklerozan enjeksiyonu yapılır. Transkatater embolizasyon tedavisi pelvik konjesyon sendromunda tercih edilen tedavilerdendir. Embolizasyonun amacı Yetmezlik olan veni kaçağın orijinine mümkün olan en yakın yerden oklüde etmektedir. Bunlar pelvik venöz hastalıklarda gonadal ven, pelvik variköz ven ve internal iliak venin yetmezlik olan dallarıdır. Venöz kompresif sendromlar pelvik venöz hipertansiyona neden olabilir. Ana iliak veni ya da sol renal veni stentlemek iyi bir tedavi seçeneği olabilir. Ancak stentlerin etkisini değerlendirmek için randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır. Pelvik konjesyon sendromunda güncel tedavi seçeneği obstrüksiyon yokluğunda pelvik ven embolizasyonudur. Bu tip tedaviler sonrası komplikasyonlar çok nadirdir.

Pelvik Konjesyon Sendromu hakkında daha fazla bilgi almak için Prof Dr Zehra Bayramoğlu ile iletişime geçebilirsiniz.

Online Randevu